İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamayla uluslararası hukuku hiçe sayan bir çıkışa imza attı. Suriye lideri Ahmed Şara’nın “ortadan kaldırılması gerektiğini” savunan Ben-Gvir, Suriye’de yaşanan olayları gerekçe göstererek açıkça suikast çağrısında bulundu.

Ben-Gvir paylaşımında, “Suriye’de Dürzilere yönelik aşağılayıcı uygulamaları gördük. Bu rejimi başsız bırakmalıyız” ifadelerini kullandı. İsrailli Bakan, kendi vatandaşları arasında yer alan Dürzi topluma atıf yaparak “Onların yanındayız” mesajı da verdi.

Söz konusu açıklama, yalnızca Ben-Gvir’le sınırlı kalmadı. İsrail Diaspora Bakanı Amichai Chikli de, Şara’yı Hamas’a benzeterek “Eğer Hamas gibi konuşuyor, Hamas gibi davranıyorsa; o zaman Hamas’tır” dedi ve suikast imasında bulundu.

İsrail'den Suriye'ye Art Arda Hava Saldırıları

Bu açıklamalar, İsrail ordusunun Şam'a yönelik düzenlediği hava saldırılarının hemen ardından geldi. 13 Temmuz'da Süveyda’da Dürzi gruplarla bedevi Arap aşiretleri arasında çıkan çatışmaların ardından bölgede gerginlik tırmanırken, Tel Aviv yönetimi Suriye’nin güneyine yönelik operasyonlarını yoğunlaştırdı.

İsrail, Beşşar Esed rejiminin zayıflaması sonrası Dürzi azınlıkla bağlarını güçlendirmeye çalışırken, şimdi ise doğrudan Suriye’nin meşru liderine karşı suikast tehdidinde bulunuyor. Bu tutum, yalnızca Suriye ile değil, bölgedeki tüm güç dengeleriyle oynayabilecek nitelikte.

Uluslararası Hukuka Açık Meydan Okuma

Ben-Gvir’in açıklamaları, devletler arası ilişkilerde “suikast çağrısının” diplomatik bir dil olmaktan ne kadar uzaklaştığını gözler önüne sererken, uluslararası toplumdan henüz ciddi bir tepki gelmiş değil. Uzmanlar, bu tür açıklamaların savaş suçları kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor.

Ortadoğu’daki kırılgan dengeler karşısında yapılan bu açıklamaların ne gibi sonuçlara yol açacağı merak konusu. Ancak görünen o ki, İsrail-Suriye hattındaki kriz, artık yalnızca roketlerle değil, sözlerle de tırmanıyor.